BOHEMIAN RHAPSODY – NEDEN KÖTÜ BİR FİLM?

Uzun bir aradan sonra tekrar merhaba. Malum yakın zamanda bir seçim atlattık (daha doğrusu atlatamadık anlaışlan) ama yeni bir yazı için düşünürken aklımdan film eleştirisi yapmak geçmiyordu ama dün itibariyle gün boyu sınavlara çalışmayı düşünüp Queen dinlemekten dolayı aklıma böyle bir yazı yazmak geldi. Filmi izleyeli de aylar oldu aslında ama neyse…

Giriş

Filmin vizyona girdiği sırada bir yandan da bir başka film ülkemizin “avam” kesimini sarsıyordu. Hangi film olduğundan bahsetmeyeceğim ama işlevleri bakımından benzer filmler olduğunu söylemek mümkün. Sadece biri dünya çapında da tanınıyor. Bu filmi de maalesef “torrent” (birtakım dosyaları başka kişilerin de paylaşımı yoluyla kendi cihazınıza indirebilmece) kullanmaktan ziyade şu mısır tartışmalarının odağındaki yerden gidip izledim. Elbette tek değildim, yoksa neden böyle bir şey yapayım? Neyse filmi izledik falan, sonunda ağlar gibi oldum ama filmin insanı ağlamaklı yapması o filmin iyi olduğu anlamına gelmiyor. Öyleyse neden kötü film olduğuna bakalım? Son uyarı, filmi izlemeyip izlemeyi düşünüyorsanız, bence okumayın. Ama düşünmüyorsanız, elbette okuyabilirsiniz.

Neden kötü?

Queen, dünya çapında tanınan bir İngiliz pop-rock grubu. Daha doğrusu ilk albümleri rock’a yakınken, filme de adını veren şarkının yayınladığı albümden sonra pop’laşmaya başlayan bir grup. Ki grubun en çok satan albümlerinin Greatest Hits (en iyiler) olması tesadüf değil. Ama vokallerinin (Freddie Mercury, 1946 – 1991. Filmin de ana odağı.) sesi mükemmel olunca her şey farklı olabiliyor. Diğer elemanları kötü mü peki? Hayır ama Mercury olmasa (ve tabii şirketlerin gazlaması) bu kadar meşhur bir grup olamazdı. Zaten Mercury ölünce de albüm çıkmıyor bir daha.

Film de yıllardır yapılmak istenen, yani Mercury’nin hayatını anlatma isteğinden doğmakta. Usta yönetmen Bryan Singer’ın (doğ. 1965) ellerine teslim edilmiş ama sonra serbest kalmış. Çünkü çekimler sırasında Singer çekimleri bırakınca yönetmen değişmiş. Geçmiş deneyimlerden de hareketle yönetmeni değişen filmlerin kötü olduğunu görüyoruz. Burada da göreceğiz, az kaldı.

Başrolde Rami Malek (doğ. 1981) oynuyor. Malek de iyi oyuncudur aslında ama özellikle 1970’ler Mercury’sini üzerinde kötü yansıtmışlar. Gereğinden fazla dişlek, abartılı vs… Kısa saçlı hali daha iyi tabii.

Çok uzatmamak adına filmin başından başlayacağım. Yazının sonuna atlamak isteyenler için belirtiyorum: Film (kasıtlı veya kasıtsız) bilgi yanlışlarıyla dolu.

İlk sahnelerden başlayalım. Film 1970’te başlıyor. Kahramanımız Mercury sanki daha önce hiç müzikal deneyimi olmamış gibi havayollarında çalışan kalifiye bir elemanmış da konserlerini izleyip etkilendiği gruba onlara yanaşarak vokal olunca müzik hayatını başlatmış gibi yansıtılıyor. Oysa Mercury’nin müzikal hayatı 1967’de başlıyormuş ve Queen’in (o zaman Queen değil henüz) elemanlarıyla da zaten dirsek temasındaymış.

Gruba katılırken basçı John Deacon (doğ. 1951) ile birlikte anons ediliyorlar. Oysa Deacon gruba bir yıl sonra (1971’de) katılmakta.

Grubunun isminin değişme olayı da Mercury gruba katıldıktan hemen sonra gerçekleşiyor.

İlk albüm kayıtlarında yanlış anımsamadıysam Seven Seas of Rhye’ı da söyleyip kaydetmekteler. Evet bu şarkı ilk albümde (Queen, 1973) de var ancak enstrümentel şekilde var, vokalsiz. Vokalli hali ikinci albümde (Queen II, 1974) bulunuyor. Ha, bu şarkının bizim bilmediğimiz bir kayıt hikayesi varsa orası ayrı.

Aynı yıllarda turnelere çıkmaya başladıklarında Fat Bottomed Girls duymaktayız. Bu şarkı 1978 çıkışlı oysa (Jazz’de yer almakta).

Bohemian Rhapsody’nin tekli olarak çıkarılma hikayesi sanıyorum ki sallamasyon. Ayrıca Müslümanlara örtük bir biçimde sallanmış gibi… (Freddie’nin şarkıdaki “bismillah” kısmına değindiği yere)

Sevgilisinin televizyondan izlediği konser görüntüsünün (Love of My Life’ı söylediğii) 1980’lere ait olması lazım ama 1970’lerde gerçekleşmiş gibi gösteriliyor (Sahne 1970’lerde geçmekte).

We Will Rock You (1977 çıkışlı News of the World’de yer alıyor) kaydedilirken Mercury’nin saçı kesilmiş gibi gösteriliyor ama kendisinin saçı 1980’de kısalıyor.

Şu uyuşturucu partisi sahnelerinde sanki grubun diğer üyeleri çok namusluymuş gibi gösterilmiş. Ama özellikle gitarist Brian May (doğ. 1947) ve davulcu Roger Taylor’ın (doğ. 1949) bu tarz partilere katıldığı bilinmekte.

Solo albüm meselesi… Film boyunca Mercury’e bu konuda grubun geri kalan tüm üyeleri çemkirmekte ve grubun dağılma eşiğine geldiğine dair bir tablo çizilmekte. Sanki sadece grup için çalışmışlar da kimse solo kariyerini düşünmemiş gibi. Oysa gruptan ilk solo albümünü 1981’de Roger Taylor çıkarıyor. Sonrasında Brian May de çıkarıyor. May’in solo albümlerinin bazıları bilinmekte bile hatta. Mercury bile filmde iki solo albüm çıkarmış gibi gözüküyor ama oysa kendisi hiç solo albüm çıkarmamış (AYLAR SONRA: Bu bilgi doğru değil, meğer Mercury de çıkarmış 1985'te, Mr. Bad Guy). Grubun da dağılma eşiğine gelmesi söz konusu değil.

AIDS meselesi. Özellikle burada Mercury’nin cinsel kimliğine yönelik vurgu söz konusu ama gerçekte buna ilişkin bir kanıt mevcut değil.

Live Aid. Sanki filmde son anda ve provasız dahil olmuşlar gibi görünseler de gerçekte epey hazırlanmışlar.

Kötü yönlere ilişkin eyyorlamam bu kadar. Filmdeki özel meselelere çok dikkat etmedim.

Hiç mi iyi yönü yok?

Özellikle grubun diğer elemanları çok iyi seçilmiş görüntü olarak. Sanki kendileri oynamışlar havası var. Live Aid görüntüleri de güzel. Konser izliyormuşsunuz havası var. Bir de şarkı seçimi beni epey duygulandırdı.

Sonuç ve Genel Değerlendirme

Yönetmen değişimi, sansasyonel olma çabası, şirketlerin büyük desteği, May ve Taylor’ın senaryoda yaptığı düşünülen değişiklikler, filmin kolaj gibi ilerlemesi. Resmen para tuzağı olmuş, verdiğim para haram zıkkım olsun ama korsan yoluyla evde izlenebilir tabii. Çok daha güzel müzik filmleri veyahut belgeselleri var. Evet, bu bir kurgu olduğu bilgiler doğru olmak zorunda değil ama yapılan bu kadar yanlış filmin konu aldığı kişi, kurum veya kuruluşların yanlış tanınmasına yol açar ve bu durum da hiç etik değildir. Diyeceklerim bu kadar.

Ana sayfaya dön

İrtibat adresi: luzumsuz@riseup.net

2018 Copyfarleft. Her ne kadar Neocities'e bağlı kalsam da telif lisansı olarak bunu kullanmayı tercih ediyorum.