Çeviriler arasında bir hayalet mi dolaşıyor? (11 Eylül 2018)

Zaman zaman böyle ilgi çekici, gezegenimize mâl olmuş kitapların çeşitli çevirilerini sunuş yazılarını (önsöz, sonsöz vs.) okumayı severim. Her birinden apayrı bilgiler edinebiliyor, karşılaştırmalarda bulunabiliyorsunuz.

İşte bir gün böyle odada otururken oda arkadaşımda bendeki kitabın bir başka çevirisini gördüm, sonsözüne göz atıp okudum ve sonra kendiminkinin önsözünü okudum. Yazmaya değecek epey bir bilgi çıkarttım her ikisinden ve aylar öncesinden böyle bir yazı yazmaya karar verdim ve tesadüfen 11 Eylül 1973 darbesinin yıldönümüne denk getirdim. Yazının başlığından da anlaşılabileceği gibi iki adet Komünist Manifesto çevirilerinin sunuş yazılarını incelemeye aldım.

Komünist Manifesto'ya adını veren komünistlerin de simgesi olan orak ve çekiç. Görüntünün kaynağı

İlki, yani bende olan çevirisi Celâl Üster (doğ. 1947) ve Nur Deriş'in (doğ. 1949) çevirdiği ve ilk olarak CanYayınları tarafından 2008'de çıkmış, sonradan Mayıs 2015'te Cumhuriyet gazetesi tarafından hediye olarak verilmiş. Bundan çok çok önce, 1978'de tamamlanıp Nisan 1979'da Aydınlık Yayınları tarafından çıkarılmış aynı çeviri ama farklı olarak sadece Nur Deriş'in adıyla (Üster o dönem askerde imiş.) İngilizceden çevrilmiş.

İkincisi de Doğan Görsev'in (1931-2015) ekibiyle birlikte Almanca aslından çevirdiği ve gene 2008'de Yazılama Yayınları'ndan çevirisi. Bu çevirinin öyküsü de 1978'lere dayanıyor, ama kesintilerle birlikte 2007'de tamamlanabilmiş. Kapakta sadece Doğan Görsev'in adı yazmakta.

Değineceğim ilk ve bence en temel nokta, ikisinin de birbirinin çevirisinden bahsetmemesi. Üster'in önsözü (Eylül 2008), Görsev ve ekibinin çevirisinden aylar sonra çıkmasına ve Görsev'in önsözünün de Üster ve Deriş'in çevirisinden yıllar sonra çıkmasına karşın. Epey ilgincime gitmişti, hatta benim de bu yazıyı yazmak isteyişimi de tetiklemişti bu durum.

İkinci olarak da Celâl Üster sanki bana biraz da kendi yayınevinin (Can) politikalarını kolluyor gibi geldi. Rekin Teksoy'un (1928-2012) çevirisinin överken kullandığı cümlelerle Can Yayınları'ndan çıkan Teksoy çevirilerinin veya eserlerinin giriş kısmında Teksoy'un özgeçmişniden bahsedilirken kullanılan cümleler aynı:

Öte yandan, Teksoy'un, Boccaccio'nun Decameron'unu ilk kez aslından ve eksiksiz olarak, Dante'nin İlahi Komedya'sını ilk kez aslına uygun biçimde koşuk diliyle çevirmiş, Goldini, Calvino, Pavese, Svevo gibi yazarların yapıtlarını dilimize kazandırmış olması...

Belki Can Yayınları'nın giriş yazılarını da kendisi hazırlıyor olabilir ama yazının ileriki kısımlarında kendisinin es geçip Görsev'in es geçmediği bir çeviri daha vardı: Yılmaz Onay'ın (doğ. 1937) Evrensel Basım Yayın'dan çıkan çevirisi (1998). Peki neden önemli bir çeviri bu, zira çok önemsediği Teksoy, Almanca bilmezken, Onay aslı Almanca olan Komünist Manifesto'nun Almancadan çevirisini yapmış ve daha önce de iyi bildiği Almancadan ünlü Marksçı epik tiyatro yazarı Bertolt Brecht'ten (1898-1956) çevirdiği eserlerle başarısını epey iyi kanıtlamış bir isim. Tek dezavantajı Sayın Üster'le aynı yayınevinde çalışmaması sanırım.

Ünlü yazar Bertolt Brecht'in (1898-1956) yazdığı tiyatro oyunlarının birçoğu ülkemizde de oynanmaktadır. Kafkas Tebeşir Dairesi, Cesaret Ana ve Çocukları, Üç Kuruşluk Opera, Tak-Tik... Ayrıca şiirleri ve denemeleri de bulunmaktadır. Görüntünün kaynağı

Doğan Görsev de sanırım uzun uzadıya araştırmaya girmeden elindeki çevirmen isimlerini olduğu gibi yayınlamış, mesela Muzaffer Ardos'un aslında Muzaffer İlhan Erdost (doğ. 1932), Gaybıköylü'nün de Süleyman Ege (doğum tarihini bulamadım, ölse haberi çıkardı muhtemelen, bulan olursa epey sevinirim) olduğunu belirtme gereği duymamış ki Üster epey geniş yer vermekte Süleyman Ege'ye önsözünde. Yılmaz Onay'ın adını bile anmamış Üster'in Süleyman Ege'den epey bahsetmesi dikkatleri çekmekte.

Üster kitabı 1979'da yayınladığından yıllar sürecek dava sürecinden, Görsev de ekibiyle kitabı artık dengelerin epey değiştiği bir dönemde yayınladığından kitabın uzun yıllar sürecek yazılış sürecinden bahsetmeyi tercih etmiş.

Her ikisi de Mustafa Suphi (1883-1921) ve Şefik Hüsnü (Deymer, 1887-1959) dönemine değinmiş.

Üster bir de Kerim Sadi'nin (1900-1977) çevirisinin 1936'da Bakanlar Kurulu kararıyla yasaklandığını belirtmiş, aradım aradım bulamadım. İnternette de sadece kendi yazısı çıkıyor. Bulup atabilse güzel olur aslında.

Bir de Görsev'den farklı olarak, tarihten dolayı sanırım, Üster Yordam Kitap'ın çevirisinden de bahsetmiş.

Sunuş yazısını yazanlardan kısaca bahsedecek olursa Celâl Üster, Aydınlık Hareketi'nden gelme, sonradan da İngilizce epey bir eser çevirmiş, yakın zamana kadar Cumhuriyet bünyesinde çalışıyordu. George Orwell'ın (1903-1950) ölümsüz eseri 1984'ün çevirisi de kendisine ait. Öte yandan Doğan Görsev de Türkiye Komünist Partisi ve Türkiye Barış Derneği çevresine yer almış, uzun yıllar hapis yatmış değerli bir isim. Aynı zamanda piyanist Kerem Görsev'in (doğ. 1961) de babası. İkisini de eleştirdiğim hâlde epey değerli insanlar olarak gördüğümü de ayrıca belirtmek isterim.

Komünist Manifesto çıktığı dönemden itibaren Dünya tarihini epey etkilemiş, değiştirmiş ve düşündürmmüş bir eser. İçindeki fikirlere inanın inanmayın, ama ben her bireyin okuması gereken temel eserlerden birisi olduğuna inanıyorum bu eserin. Karl Marx (1818-1883) ve Friedrich Engels (1820-1895) tarafından bilimsel sosyalizmi ve komünizmi anlatmak için yazıldığını da bilmeyen yoktur sanırım. Öte yandan bu eser, o zamanki tüm görüşleri bir şekilde karşısına almaktadır. Devlet fikrini inkâr etmemesiyle anarşistleri, özel mülkiyeti yok saymasıyla liberalleri, zengin-fakir ayrımının ortadan kalkmasını istemesi ve miras kavramını kabul etmemesi bakımından da semavi dinleri (Evet, İslamiyet'i de) karşısına almıştır. Kendisinden sonra da birçok eser yazılmış, teorisyen ortaya çıkmış, bu görüşler doğrultusunda akımlar, devletler ortaya çıkmıştır (Her ne kadar bazıları çökse de).

Soldan sağa: Karl Marx (1818-1883) ve Friedrich Engels (1820-1895). Görüntünün kaynağı

Yani sonuç olarak epey değerli bir kitap, okumanızı ve mümkünse bütün çevirileri bir şekilde bulup okumanızı, hatta Almancanız varsa oradan da okumanızı salık veririm. Şimdilik hoşça kalın...

Ana sayfaya dön

İrtibat adresi: luzumsuz@riseup.net

2018 Copyfarleft. Her ne kadar Neocities'e bağlı kalsam da telif lisansı olarak bunu kullanmayı tercih ediyorum.