BİR KİTAP FUARI ZİYARETİ (15 Ekim 2019)

Efendim, şu sıralar günlerimi bacasız sanayide geçirmekteyim. Bacasız, başkente göre düşündüğümüzde küçük bir şehir. Dolayısıyla doğrusal olarak sosyal etkinlik sayısı da az. Ama yakın nüfuslu şehirlere göre daha fazla, çünkü turistik bir önem arz ediyor. Tarihi yerleri çok, otelleri, plajları çok. Pazarlanması da iyi. Bunlardan ötürü turistler buraya akın ediyor.

Her ne kadar kendimi yetersiz bulsam da okumaya ve kitaplara ilgi duyduğumu düşünüyorum. Tam da bu aralarda şehrimizde kitap fuarı yapılıyormuş, aman efendim bizler de gidelim! Hem de onuncuymuş. Neyse önce tek gitmeyi düşündüm, sonradan hatun arkadaşla (bunu belirttim, çünkü ileride bir detay anlatacağım) sözleştik ve geçen pazar günü birlikte gitmeye karar verdik. Gittik de.

Bacasız’da Cam Piramit diye bir yer var. Bu şehirdeki büyük çaplı kültürel-sanatsal etkinliklerin çoğunluğu burada olurdu, halen de olmaya devam etmekte. Kitap fuarını da burada yapıyorlarmış. Zaten fuar alanına gelip hatunu beklerken, pazar günü olmasından da mütevellit epey bir insanın akın ettiğini, ailelerin de geldiğini, dolayısıyla fuar girişinde kuyruk oluştuğunu gördüm. Bunun yanında bu şehrin büyükşehir belediye başkanı sanki kendi sponsorluğunda düzenliyormuş gibi her tarafa kendi profil fotoğrafını da yapıştırmış (isterse dava açsın, ismini de vereyim: Muhittin Böcek, doğ. 1962). Gökçekvari (İbrahim Melih, doğ. 1948) hareketler bunlar. Neyse siyaset yok. Bir müddet sonra hatun da geldi, daldık içeri. Güvenlik kontrolü yok ve girişler parasız.

Fuarın girişinde çalan “Have You Ever Seen the Rain?” (Creedence Clearwater Revival’ın bir şarkısı) coverını epey beğendiğimi dile getirmeliyim. Fuarın müzikçisi beni bulsun. Bir de girer girmez bizi Doğan Kitap standı ve bu yayından kitap çıkarmış olan, son beş yıldır kendisini üçüncü kez gördüğüm ex-Bakan Ertuğrul Günay (doğ. 1948) karşıladı bizleri. Çevresinde toplanmış kalabalığa nutuk atıyordu. Hayır, Atatürk’ünkü değil, kendisinin nutku. Günay’ın Antalya Nutku. İlerde cumhurbaşkanı olursa klasikleşebilir: Günay’ın Gençliğe Hitabesi. Gibi.

Onu pek dinlemeden sağdan başladık. Başladık ama nasıl bir akın var! İpini koparan gelmiş. Çocuklu aileler çoğunlukta. Dandik yayınlar tabii ki çoğunlukta. Ama bu akının sebebi de biraz belli oldu gibi, test kitapları yüzünden. Gelenlerin yarısı, ya kendisine ya da çocuğuna test kitabı almaya gelmiş (hatun da öyle yaptı bu arada, ama bunun için gelmemiştir herhalde).

Bilgi ve Tekin yayınevleri karşıladı bizleri. Sanırım Yavuz Selim Demirağ (doğ. 1958) oturuyordu oralarda.

Bunun dışında gezmeye devam ediyoruz. ODTÜ (Orta Doğu Teknik Üniversitesi) falan da gelmiş stant açmış. İki buçuk sene önce başkentte gittiğim fuarda da Boğaziçi (Üniversitesi) açmıştı. Güzel hareketler bunlar. Ama çok çeşitlilik yoktu ODTÜ’de. Burayı da geçtik.

Günay dışında da ünlü isimler geldi. Bir tanesi de haberlerini okumadan güne başlamadığım über insan desem yalan olur ama Barış Yarkadaş (doğ. 1974). Tabii pozitif bir ayrımcılığı vardı. Hatunla ben, ikimiz de adama selam verdik. Benimkini almadı kendisi, duydu ama almadı. Çok mu önemli? Yoo değil ama bunun altında art niyet gayet aranır. Adamla derdim yok, sadece yaptığı hareket hoş değildi. İsterse kendisi de bana açılacak olası davaya ortak olabilir. Onu da geçtik.

Yarkadaş’ın yanındaki stantta Doğu-Batı vardı. Onların dergileri, kitapları ve posterleri iyi oluyor. Güzel. Alfa da onun yanındaydı.

Sonrasında aralara daldık. Kalburüstü yayınevlerini de burada görmüş olduk. Yapı Kredi, İş, İthaki gibi… Onlar da iyi. Bir de arada tanınmamış bir yayınevinde Yurtsuz diye kitap gördük, hatuna bununla ilgili şaka yaparken stantta kız da bize şöyle bir güldü, bu yazıyı okusun, tebessüm etsin.

Rastgele dolaşırken Bilgi – Tekin cephesinde Vural Savaş (doğ. 1938) ve Ataol Behramoğlu’nu (doğ. 1942) gördük. İkisi de yaşı gereği çökmüş. Önleri de pek dolu değildi ama özellikle Behramoğlu biraz samimi geldi. Onları da geçtik.

Çıkmadan evvel yazının başında da bahsettiğim Muhittin Böcek’i gördük. Ufak tefek bir adam. Meğer adam kitap yazmış, onu imzalatıyor vatandaş… pardon okurlarına. Biz de mi alıp imzalatsaydık? Başkanla fotoğraf. Hoş olurdu. Neyse sonra daracık yerde biraz daha turlayıp dışarı çıktık. Çıkışta da çizgi filmi de olan Pucca (Selen Işık, doğ. 1987) hanımefendiyi gördük, daha doğrusu hatun tanıdı. Evde de kitabı vardı, alıp imzalatsam olurmuş. Fuar gezimi tamamlayıp köylerimize dağıldık.

DEĞERLENDİRME

Onuncu olduğu yazılmış ama aslında önceden Sn. Böcek ilçe belediye başkanı olduğu için dokuz kere ilçe adına düzenlemiş. Sonradan ile kaydırmış ama birinci demek yerine onuncu demiş. Bacasız’ın bu zamana kadar il çapında yapmamış olması enteresan. Bir başka enteresanlık da fuarın böylesine dar gelen bir alanda düzenlenmesi. Bir sürü yayını daracık bir yere sıkıştırmak saçma olmuş. Zaten çoğu düzgün yayınevi de gelmemiş. Can, İletişim, Sel, 6:45, Yordam, Ötüken, Dergah… Sağdan soldan. Üç beş tane vardı elle tutulabilen. Onun dışında başkentteki fuarda olup burada olmayan sahaflar. Meğer bir başka ilçe belediyesi ayrıca fuar düzenliyormuş. Saçma.

Kitap fuarlarının iki olayı vardır: Biri ünlü yazarların gelmesi, öbürü de sahaflar. İlki biraz da organizasyonun görüşlerine göre de belirlenebiliyor. Ama ikincisi saçma olmuş. İndirimli kitabı her zaman her yerde bulabilirsiniz. Ne diyeyim, daha iyi yönetim ve kitlenin elinde bu fuarları görmek dileğiyle, şimdilik hoşça kalın, sevgiyle kayın.

Ana sayfaya dön

İrtibat adresi: luzumsuz@riseup.net