Bir Batı Akdeniz gezisi ve Bazı Pişmanlıklar - 2 (28 Eylül 2018)

İlçe otobüsüne bindik. Amacımız Fethiye’ye varmak idi. Ama bu o kadar kolay olmadı tabii. Önce Demre’ye giden otobüse bindik, epey dolambaçlı, sıkış tepiş ve öndeki üniversiteli elemanın muhabbetini dinleyerek Demre’ye vardık. Vardık ve bir an önce Kaş’a geçmek için otobüsü beklemeye başladık. İndiğimizde muavin bey bize Myra’yı da gezmeyi önermişti ama araba olmayınca ve planda da olmayınca bunu atladık (Oraya giden otobüs var mı bilmiyorum). Yarım saat kadar beklemeye koyulduk, o sırada karnımız acıkmıştı. Arkadaşım otogarın dibindeki fırından poğaça aldı ve fiyatı da beklediğimizden pahalıydı. Hayır yani Demre’sin sen Demre kal, sanki Monaco.

Neyse otobüs geldi ve Kaş’a doğru yola koyulduk. Yol üzerinde epey doğal güzelliklerin bulunduğu söylemek mümkün. Arabanız varsa veya macerayı seviyorsanız Likya Yolu’nu ve oralardaki diğer tarihi yerleri (Kekova, Myra vs.) gezmenizi öneririm, biz yapamadık ama olsun.

Kaş’a vardık, oldukça daracık ve sıkışık ama bir o kadar da rahat bir şehir. Hemen dibinde de Meis Adası var ama Türkiye’ye ait değil. Burada denizin içinde batmış evler görebilmeniz mümkün bu arada. Ayrıca Kaş’ta da yarım saat durduk Fethiye otobüsü için. Daracık yer olunca büyük yapılaşma da yok, sokaklar hareketli olsa da turist akını da yok. Keşke burayı da planlara ekleseymişiz diye düşünmedik değil. Kamp için, dalış için epey uygun bir yermiş Kaş. Otobüs geldi ve Fethiye’ye yola çıktık.

Kaş'a bir bakış... Görüntünün kaynağı

Bu arada Batı Akdeniz daha doğrusu Batı Antalya taraflarında epey tarımsal faaliyetin bulunduğu söylemek mümkün. Seracılık ağırlıkta tabii ki (Özellikle Kumluca tarafları ve Kaş-Fethiye arasında) ama portakal da (Turunçova-Finike taraflarında) yetişiyor mesela. Ağır sanayi buralara uğramamış (Uğramasın da zaten, yollar dar bir şeyler yok).

Kaputaş sahili... Görüntünün kaynağı

Bir de Kaputaş plajı var, burayı da çok methettiler ve zaten akın eden de çoktu. Burası kalabalık olunca dar olan yol iyice daralıyordu. Yol demişken Kaş taraflarında yolun yapılışı (1960’ların başı) sırasında hayatını veren emekçilerin isimleri monte edilmiş dağa. Ayrıca hoşuma gitti bu kısım, o işçileri de buradan saygıyla ve şükranla anıyorum. Bir de Kalkan tarafı da güzel diyorlar.

Vardık Fethiye’ye. Beklediğim gibi çıkmadı, yani şöyle. Ben epey yüksek binalar bekliyordum ama 5 kattan daha yükseğini göremedim merkezde. Gerçi çok da durmadık, hemen Ölüdeniz otobüsüne atladık. Halk da oraya akın ettiği için sıkış tepiş gittik Ölüdeniz’e kadar.

Ölüdeniz ve sahili... Görüntünün kaynağı

Ölüdeniz, güzel, berrak ama kalabalık yer. Sahilinde plaj, gemiler, insanlar... Sol tarafında çadırlar. Sağ tarafında oteller. Adeta ayrı bir şehir. 1975 öncesi (Lübnan İç Savaşı (1975-1991) öncesi ) Beyrut neyse burası da iyice ranta kurban gittiğinde öyle olacak gibime geliyor, Yüce Rabbim sonlarını benzetmesin de... Neyse biz de geldiğimiz gibi çadır kuracak yer aramaya başladık. Nereye kurulduğunu bilmeden dükkanların önündeki çimlere kuralım diye düşündük, itiraz eden de olmadı. Hatta kurmamıza yardımcı olan bile oldu, epey muhabbet ettik o amcayla. Tokat’tan gelmiş oralara, bayağı hoş bir insandı. Tam kurduk derken, çevreden duyduklarımız ve bize gelen uzakdoğulu bir turistin (Mükemmel İngilizcemle cevap veremediğim... Halbuse o da uzakdoğulu) çadırı nereye kuracağını sorması bizi tedirgin ettirdi ve biz de çadırı en sol tarafa, kayalıkların önüne yani bütün gezginlerin çadır kurduğu yere yerleştik. Kurduk ve birazcık denize girdim orada da. Güzeldi ama epey yorgunduk, biraz çadırda dinledik. Akşam da bir şeyler almak için Ölüdeniz’in merkezine yürüdük, aynı zamanda o gün maç da vardı. Ona da baktık. Merkez epey canlı, canlı müzik yapanlar, diskolarda eğlenenler, koşuşturanlar, denize girenler, içenler... Epey insan vardı diyebilirim. Aslında eğlenceli ortam.

O akşam yamulmuyorsam çadırına yardım ettiğimiz iki elemanla tanıştık. Biri polis memuruydu, öteki de onun yeğeni. İstanbul’dan gelmişlerdi, bize de çay ikramında bulundular. Onlarla da konuştuk, Antalya taraflarını çok beğendiklerini belirttiler. Arabayla gelmişlerdi, Marmaris ve Bodrum’a doğru devam edeceklerdi. Keşke biz de onlara uyup onlarla beraber gitseymişiz olurmuş aslında. Bir şekilde ikna olurlardı diye düşünüyorum.

Arkadaşım para biriktirmiş, Ölüdeniz’in meşhur aktivitelerinden yamaç paraşütü işine de girmek istemişti ama son anda pos cihazında arıza çıkınca üstünde durmamış, vazgeçmişti ve biz de gemiyle Kelebekler Vadisi’ne gidebilme imkanımız varken (En son gemiler 20 TL’ye götürüyordu, şimdilede güncelleme gelmiş olabilir) nedense gitmemiştik. Bunun için de pişmanız. Ama gücümüz epey tükenmişti ve bizim gibi taşra burjuvalarına göre değildi pek bu gezme işi. Ertesi gün dönme kararı aldık ve döndük. Burada son bir parantez, Fethiye’nin otogarında simit-poğaça çok daha ucuz.

SONUÇ

Bence Kemer-Fethiye arası olan kısım şimdiye kadar Türkiye’de en rahat gezilebilecek yerler ve büyük çoğunluğu ranta ya kurban gitmemiş ya da yeni yeni kurban ediliyor. Gelecekte buralar bozulmadan bir önce gezin, görün. Ama gezmeden önce de yer tavsiyesi alın, bizim gibi apışıp kalmayın. Tek şortla gezseniz olur ama epey tişört alın yanınıza (Bu tavsiyesi ben de çok sonra öğrendim). (Erkekler için)Paranız varsa cinsiyet değiştirme ameliyatı olun ya da sabırlı olun. Çünkü maalesef pozitif ayrımcılık (Ya da abazanlık diyeyim) had safhada. Amacın kadın düşmanlığı veya feminizm karşıtlığı değil. Evet ikincisi bende biraz var ama Türkiye gerçeği böyle maalesef. Erkek olduğunuzda çok büyük sorumluluklar bekleniyor sizden, her zaman her yerde. Kadın olunca da zor ama, otostopta duran araba her zaman güvenilir olmayabilir, gerçi henüz ciddi bir olay yaşanmadı ama. Neyse bu provokatif söylemlerinden sonra şuraya şu sözleri de atıp kaçayım (İmla düzeltmeleri yapıldı):

Cebimde ucu ucuna yetecek bir para

İçimde umutlar

Bir çanta ve anılar koyuldum yola

Akdeniz merhaba

Tarlada patikada dağlarda

Başka bir tat var yollarda

Çok yorulmuş bir haldeydim

Kendimi buldum aşkında

Bekler sahilde meltem içimde fırtına

Yeniden de sevebiliriz akdeniz

Sensiz avare geçer hüzünlü akşamlar

Yeniden de sevebiliriz akdeniz

Dereden tepeden gel kıyıdan köşeden gel

Yatağını yorganını çeyizini bohçanı

Yüreğini kap da gel

Ana sayfaya dön

İrtibat adresi: luzumsuz@riseup.net

2018 Copyfarleft. Her ne kadar Neocities'e bağlı kalsam da telif lisansı olarak bunu kullanmayı tercih ediyorum.